Tesiad Genel Başkanı İlyas Bozkurt Saadet Partisi Gürsu Belediye Başkan Aday Adayı ve Gürsu İlçe Teşkilatı’nı ağırladı.
Başbakan’ın açıkladığı Demokrasi Paketinde Seçim sistemiyle ilgili olarak bir sistemin pakete konulması, öne çekilmesi yerine üç farklı sistemin tartışmaya açılmasını nasıl yorumluyorsunuz?
SEÇİM SİSTEMİ DEĞİŞİKLİĞİ BİR SONRAKİ BAHARA
“AÇILIM YAPILMIYOR TARTIŞMA AÇILIYOR”
Başbakan’ın sunduğu pakette seçim sistemi ile ilgili herhangi “Açılım yapılmıyor tartışma açılıyor”. Barajla ile alakalı herhangi bir maddenin pakete konmaması dikkat çekici. Bu yaklaşımın politik bir manevra olduğu aşikârdır. Bu manevrayla birlikte bu mesele bir sonraki bahara kaldı.
TBBM’ye ilk ve tek tam metin anayasa taslağı veren bir kurum olarak siz pakette sunulan sistemlerin hangisini ülke için daha faydalı görüyorsunuz?
Başbakan açıkladığı pakette yeni seçim sistemi teklifinde 3 farklı alternatifi tartışmaya açıyor: “Mevcut Sistemdeki yüzde 10 barajı ile devam; Seçim barajının yüzde 5’e çekilip, 5’li gruplandırma ile daraltılmış bölge seçim sistemine geçilmesi; Barajı tamamen kaldırarak dar bölge seçim sisteminin uygulanması”.
ADIM ADIM BAŞKANLIK SİSTEMİ
Burada dikkat çeken bir konu şu ki; Cumhurbaşkanını halkın iki turlu sistemle seçmesi zaten daha önce düzenlenmişti. Şimdi de barajın tamamen kaldırılması ve daraltılmış bölge seçim sistemine geçilmesi gündeme getiriliyor. Bu da geçirildiği takdirde başkanlık sistemi için geriye bir tek konu kalıyor, Başbakan’ın seçimle gelmesi değil de Cumhurbaşkanı tarafından atanması. Yani mevcut sistemin değişmesi için tek bir maddeye iş kalıyor.
TESİAD’IN TEKLİFİ YARI BAŞKANLIK
Hâlbuki Tesiad olarak biz başından beri Başkanlık değil yarı başkanlık sisteminin ülkemiz adına daha doğru olacağını önermiştik. Ayrıca daraltılmış bölge ile barajın yüzde 5’e çekilmesi gerektiğini taslağımızda belirtmiştik. Zira bu sayede hem yasama yürütme birbirinden ayrılmış olur; hem temsilde adalet noktasında daha iyi bir uygulamaya geçilmiş olur; hem de koalisyonlar ebediyen tarihe gömülür.
İŞ ADAMLARININ EN BÜYÜK KÂBUSU KOALİSYONLAR
Aksi takdirde mevcut sistemin devam etmesi halinde karşımıza iki durum çıkar. Birinci durumda eğer baraj düşürülmesin ve başbakan seçimle gelsin derseniz o takdirde devletin zirvesinde halkı arkasına almış iki gücün kafa kafaya verip padişahlarda bile bulunmayan yetkilerle diktatörleşmesi ya da zıtlaşıp ülkeyi gerginliklere sürüklemesiyle karşı karşıya kalırsınız.
İkinci durumda yani barajın düşürülmesi veya kaldırılması halinde eğer başkanlık veya yarı başkanlık sistemine geçilmezse düşük oranda oy alan partilerin de meclise girmesiyle ancak yüzde otuzla seçilmiş veya koalisyonla göreve gelmiş bir başbakan karşımıza çıkar. Diğer tarafta da en az yüzde elli biri arkasına almış karşıt görüşlü bir cumhurbaşkanı tablosuyla karşı karşıya kalabiliriz. Türkiye ne kaybettiyse hep bu tablolardan kaybetti. Geçtiğimiz yıllara bakıldığında da sistemle ile ilgili İş adamlarının zaten en büyük kâbusunun koalisyonlar olduğunu görüyoruz.
Bir kısım çevreler barajın düşürülmesinin ve Daraltılmış bölge seçim sistemine geçişin Ak Partinin oylarını artırıp MHP’nin oylarının düşürülmesine sebep olacağını iddia ediyor. Sizin düşünceleriniz neler?
BARAJIN DÜŞMESİ HİÇ BİR PARTİYE İMTİYAZ VERMEZ
Seçim barajının düşürülmesi hiçbir partiye imtiyaz vermez. Aksine mevcut siyasi partilerin tamamının oy oranlarının düşmesine sebebiyet verir. Ulusalcıların ve liberallerin ayrışması ile CHP; Türk-İslam vurgusu yapanların baraj engelini aşması ile MHP; merkez sağda kurulacak partilerle de AK Parti oylarında bir düşüş muhakkak yaşanacaktır.
Nevşehir Üniversitesi’nin isminin Hacı Bektaş-ı Veli Üniversite’si olarak değiştirilmesinin pakette yer almasını nasıl yorumluyorsunuz?
PAKETTE ALEVİLERE YER VERİLMEMESİ ŞAŞIRTICI
YÜKSELEN PROBLEM ALEVİLİK GERİLEYEN PROBLEM KÜRT MESELESİ
Pakette Alevilerle ilgili önemli açılımlar bekliyorduk. Ancak Nevşehir Üniversitesi’nin isminin Hacı Bektâş-ı Veli Üniversite’si olarak değiştirilmesi haricinde bir madde yok. Bu durum hem manidar hem üzücüdür. Çünkü “yükselen problem Alevilik, gerileyen problem Kürt Meselesi”. Bu nedenle pakette en büyük sürprizi bu konuda bekliyorduk. Ancak beklenen olmadı.
Açıklanan pakette Siyasi Partiler Yasası’ndaki devlet yardımı için yüzde 7 olan mevcut oran yüzde 3’e çekiliyor. Bu madde sizce gerekli miydi?
PARASI OLANIN DEĞİL FİKRİ OLANIN DEVRİ
Siyasi Partiler Yasası’ndaki ek birinci madde değiştirilerek, devlet yardımı için yüzde 7 olan mevcut oranın yüzde 3’e çekilmesi gerçekten demokratik bir adımdır. Bu düzenleme siyasi partilerin ekonomik güç merkezlerine bağımlılığını azaltır. Parti yönetimlerinde parası olanın değil fikri olanın öne çıkabileceği bir fırsat tanır. Açıkçası bu maddeyi çok yerinde görüyorum.
Açıklanan pakette inanç özgürlüklerinin korunması ve başörtüsü yasağının kaldırılması ile ilgili maddeleri yeterli görüyor musunuz?
ARTIK BAŞÖRTÜSÜ YASAKLARI SİYASİ MALZEME OLMAYACAK
Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin engellenmesine 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesini ve özellikle kamu kurumlarında başörtüsü yasağının kaldırılmasını çok önemli görüyoruz.
Her türlü inanca karşı her türlü özgürlük ülke adına çok büyük bir kazanımdır. Özellikle başörtüsü üzerindeki yasakların kaldırılması Türkiye’nin önünü açacak; ülke olarak bu kısır tartışma ve kamplaşmadan çıkılıp toplumsal barışın esas alınarak büyümeye hız verilmesine sebep olacaktır.
Bu sorun üzerinden nemalanan gerek sağ gerek sol partilerin başörtüsü üzerinden siyaset yapmalarının da önüne geçilmiş olacaktır.
Başörtüsü yasağının kaldırılmasına rağmen sınırlı tutulması sizce doğru mudur?
BAŞÖRTÜSÜ MADDESİNDEKİ İSTİSNA
Evet emniyet ordu ve yargıda başörtüsü yasağının kaldırılmaması çok doğru bir seçimdir. Özellikle yargı ve ordu personelinde başörtüsü bu dönemde bir takım sıkıntılara sebebiyet verebilir. Bu durum göz önünde bulundurulmuş olacak ki bu kurumlar başörtüsü yasağının kaldırılmasında istisna tutulmuş. Bu doğru bir hamledir.
Pakette en çok tepki çeken madde öğrenci Andı’nın kaldırılması oldu. Sizin görüşünüz nedir?
ANDIMIZIN KALDIRILMASINDAKİ ZAMANLAMA RENCİDE EDİCİ
Pakette bizim en çok tepkimizi çeken madde andımızın kaldırılması oldu. Normal şartlarda okullarda küçük çocukların andımız tarzında uygulamalara mecbur bırakılmasına karşıyım. Bu eskiden beri sosyalist ülkelerin uygulamasıdır. Diktatör rejimler ideolojik eğitim sistemini kullanırlar. İdeolojik eğitim sistemleri ise “tekrar yoluyla şartlandırma” metoduyla eğitim verirler. O yüzden bu tip seremoniler bu sistemler için çok normaldir.
Türkiye daha diktatör bir sistemden daha demokratik bir sisteme doğru yavaş yavaş evirilmektedir.
Elbet bir gün bu tip uygulamalar mecburi olmaktan çıkarılıp isteğe bağlı hale getirilebilir. Ancak Kürt Meselesinin çözümünün konuşulduğu şu günlerde, PKK-BDP’nin talepleri arasında yer alan bu isteğin paket içerisinde yer almış olması son derece onur kırıcıdır. Bu durum “PKK artık Türk çocuklarına müdahale ediyor” izlenimi verdiği gibi Türk milletini de rencide etmektedir. Zamanlaması yanlış bir uygulama söz konusudur.
Bir kısım çevreler paketin PKK’nın isteği doğrultusunda yapıldığını ileri sürerken BDP kanadından paketin boş çıktığı şeklinde açıklamalar geliyor. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
BDP’NİN İTİRAZI PAKETE DEĞİL PAKETTE YER BULMAYAN TALEPLERİNE
BDP-PKK’nın barış sürecinde hükümetten talep ettiği maddelerden bir kısmı pakette yer aldı. Ancak BDP daha fazlasını beklediği için hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor. Pakette bulunanlara itiraz etmiyor, tüm itirazı yer bulmayan taleplerine…
BDP’nin isteği olduğu öne sürülen maddelere baktığımızda Siyasi parti adaylarının yapacakları propagandalarda Türkçenin dışında farklı dil ve lehçeleri de kullanmalarının önünün açılması, özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin serbest bırakılması, ilkokullarda andımızın kaldırılması, köy isimlerinin değiştirilmesinin önündeki engellerin kaldırılması, klavyelerde Q,X ve W harflerinin kullanılmasının önündeki yasağın kaldırılması, siyasi partilerde eş genel başkanlığın önünün açılması gibi maddeler öne çıkıyor. Beldelerde teşkilatlan zorunluluğunun kaldırılması, barajın kaldırılmasının tartışmaya açılması, devlet yardımı barajının yüzde 3’e düşürülmesi, toplantı ve yürüyüşlere hükümet komiseri atanmasına son verilmesi ve saatlerinin genişletilmesi gibi maddeler de dolaylı olarak BDP’nin işine geliyor.
Bu hususta yapılan değişiklikler makuldür. Özel okullarda (temel bazı derslerin Türkçe olması kaydıyla) Kürtçe eğitim yapılabilmesi, köylerin ve şehirlerin isimlerinin iadesi, harflerin üzerindeki yasağın kaldırılması zaten geç kalınmış hamlelerdir.
Özel olarak şunu sormak istiyorum “Eş başkanlığın önünün açılması hakkında görüşünüz nedir?”
APO NE BDP’DE, NE KCK’DA NE DE PKK DA İKİNCİ ADAM İSTEMİYOR
Eş başkanlığın önünün açılması tamamen Apo’nun isteğidir. Apo ne BDP’de, ne KCK’da ne de PKK da ikinci adama müsaade etmektedir. O sebeple buralardakiler eş başkan ibaresi kullanırlar. Bu Türk milleti adına bir risk ihtiva eder mi diye sorarsanız kabulünde hiçbir risk yoktur.
Genel bir değerlendirme alabilir miyiz?
İKİNCİ PAKET YOLDA
Hükümet bu açılım paketinde fazla açılarak seçim öncesi muhalefetin özellikle de MHP kanadının eline bir koz vermemeye çalışmış. Bu yüzden paket cılız kalmış. Bu durum daha sonra tepkilere göre ikinci hatta üçüncü paketin geleceğini gösteriyor.