Home / Haberler / Bozkurt:”Dış Politikayı Filistin’e Odaklamak Hata Yaptırır”

Bozkurt:”Dış Politikayı Filistin’e Odaklamak Hata Yaptırır”

TESİAD Genel Başkanı Bozkurt: “Bir ülkenin başbakanı benim evlenip evlenmeyeceğime, kaç çocuk yapacağıma, hanımların kürtaj yapıp yapmayacağına, okula giden kızımın eteğinin ve tişörtünün kol boyuna, hangi diziyi seyredeceğime karışmamalıdır.”

TESİAD Genel Başkanı İlyas Bozkurt, Türkiye’nin baş döndürücü dış politikasıyla ilgili olarak çarpıcı tespitlerde bulundu.

Dış politikayı 2010 yılına kadar Abdullah Gül’ün doğrudan ve dolaylı olarak yönettiğini hatırlatan Bozkurt, “Abdullah Gül merkezli dış politika sıfır sorun politikasına dayanır. Bu yüzden Türkiye komşuları ile çok güzel ilişkiler geliştirdi. Hatta bu ilişkiler o kadar iyiydi ki, Türkiye bir keresinde bakanlar kurulu toplantısını Suriye’de yaptı. İran ‘Gel burada doğalgaz çıkart, sen de kazan biz de kazanalım’ dedi. Bu iyi ilişkiler bizim 2008 krizini en az yara ile atlatmamıza imkân sağladı” dedi.

2010 yılında Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu’nun daha agresif bir politika izlediğini belirten Bozkurt Kudüs ve Filistin merkezli bir dış politikanın kurulduğunu ifade etti. “Kudüs, Filistin elbette bizim için kutsal. Orada zalim bir İsrail mazlum insanları öldürmektedir. Ancak dünyada sadece zalim İsrail yok. Doğu Türkistan’da 200 milyon Türk, Çin baskısı altında, Çeçenler Rus baskısı altında inlemektedir. Bosna’da her an patlamaya müsait bir Sırp gerginliği vardır. Karabağ ermeni zulmü altında inlemektedir. Halen çözülemeyen bir Kıbrıs sorunumuz vardır Ama bütün dış politikamızı Filistin’e endekslediğimiz zaman bu bize hata yaptırır” dedi.

“Suriye’de kraldan çok kralcı hareket ettik” diyen TESİAD genel başkanı ‘Zulmün yanında mı olsaydık?’ gibi sözlere karşılık, “Dünya siyah ve beyazdan ibaret değil. Evet, mazlumun yanında olacaksın, hakkını koruyacaksın, diplomatik bütün yolları zorlayacaksın ama köprüleri atmak, silahlar çekmek, muhalifleri silahlandırmak gereksiz yere Türkiye’yi altından kalkamayacağı bir sıkıntının altına sokar ve nitekim sokmuştur da” diyerek Suriye krizi nedeniyle Türkiye dış politikasının kilitlendiğini söyledi.

Ortadoğu’nun bin yıllık hastalığı diye tabir ettiği Şii – Sünni çatışmasına değinen Bozkurt “Altını kalın çizgilerle çiziyorum, bu Şii – Sünni çatışmasına Türkiye asla taraf olarak girmemelidir. Bunun altından kalkamazsınız. Osmanlı girmedi. Osmanlı Şii’yi de Sünni’yi de bir çatı altında disipline etti. 400 yıl boyunca o coğrafyaya hükmetti, mezhep farklılıkları sebebiyle bir kişinin bile burnu kanamadı” dedi. Başkan Bozkurt, “Ortadoğu bir bataklıktır. Bu bataklığa kesinlikle girmemek gerekir. Bu bataklık yeni değil. Burası 100 yıl önce de 500 yıl önce de bin yıl önce de böyleydi. Bir gün Osmanlı kadar güçlü olursunuz, Ortadoğu’ya oyun kurucu olarak girersiniz. Bütün taşları devirir, oyunu kurarsınız. Ama kavga eden taraflar arasına yeni bir taraf olarak girilmez, yoksa kavganın ortasında kalırsınız” ifadelerini kullandı.

MUHTEŞEM DEMOKRASİ

Bozkurt’tan son zamanların en çarpıcı tartışma konularından Muhteşem yüzyıl dizisi üzerine de önemli değerlendirmeler geldi. İlyas Bozkurt, Başbakan Erdoğan’ın açıklamaları ile gündeme gelen dizi tartışmasıyla ilgili sözlerine “Bu tartışmayı başbakan Erdoğan üzerinden değil genel olarak konuşmak istiyorum” diyerek başladı. “Bir ülkenin başbakanının bu tip teferruatlara girmesi, demokratik algılanma açısından doğru değildir” diyen Bozkurt “Bir ülkenin başbakanı benim evlenip evlenmeyeceğime, evlendiğimde kaç çocuk yapacağıma, hanımların kürtaj yapıp yapmayacağına, okula giden kızımın giydiği eteğin ve tişörtün kol boyuna, hangi diziyi seyredeceğime karışmamalıdır. Demokratik ülkelerde başbakanlar bu işlere girmezler” dedi. Muhteşem Yüzyıl dizisini ve algılattığı Osmanlı tarzını kendisinin Başbakan’dan daha sert bir şekilde eleştirdiğini söyleyen Bozkurt “Ancak başbakan konumundaki bir kişinin bu tip teferruatlara kadar hükmetmeye başladığında insanlar üzerinde ‘Acaba diktatöryel bir sisteme doğru mu gidiyoruz’ korkusu uyandırabilir. Bunlar başbakanın, cumhurbaşkanının işi değildir. Bunu tarihçiler, bilim adamları, iletişim uzmanları, eğitimciler ve halk istediği gibi konuşsun, ancak siyasi perdeden değil” diyerek sözlerini noktaladı.